- Yılın son çeyreğine girdik, nasıl gidiyor tarımın durumu?
2023 yılı tarım için çok zor geçiyor. Böyle olacağını öngörmüştük. Depremden önce tarımda çok ciddi sorunlar vardı, depremle sorunlar katlandı. Rusya-Ukrayna savaşının etkileri sürüyor. Kuraklık bu yıl da yaşandı, gelecek yıllarda da yaşanacak. Tarımda kendimize yeterliliğimiz düşüyor. Gıda enflasyonunda OECD’de birinciyiz G7’de ikinci. Dünyada dördüncüyüz. FAO verilerine göre gıda enflasyonu düşerken bizde yükselmesinin nedenlerini uygulanan ekonomi politikalarında aramak gerekiyor.
TÜİK’e göre, buğdayda yüzde 87, mısırda yüzde 77, pirinçte yüzde 65, arpada 67, ay çiçeğinde yüzde 60, kırmızı mercimekte yüzde 57 kendimize yetiyoruz. Yapılması gereken, uzun vadeli politikalarla bu temel ürünlerin ülkemizde ekilişini artırmak. Bunun için somut önlemlerle çiftçinin önünü görebilmesini sağlamak gerekiyor.
YÜZDE 100 ZAM VAR
- Bahsettiğiniz bu ürünlerin ekim oranı nasıl artırılır?
Çiftçinin üretimde kalmasının temel koşulu gübre, mazot, ilaç, yem ve tohumu kullanabilmek. Ama bunlarda yurtdışına bağımlıyız. Seçim öncesi litresi 19 lira olan mazot bugün 40 lirayı aşıyor. Yüzde 100 fiyat artışı var. Çiftçinin traktörü özel tüketim aracı değil. KDV, ÖTV oranları indirilmeli. Desteklerin artırılması gerekiyor. Gübredeki fiyat artışları ortadayken, çiftçiye gübre atmayın üretmeyin demektir.
ÇİFTÇİ CEZALANDIRILIYOR
- Ne kadar arttı gübre fiyatı?
Ürün gruplarına göre değişiyor fiyatlar. Seçimden bu yana bazı ürünlerde yüzde 100 fiyat artışı var. Seçimden önce 9 lira olan gübre 13.5 TL’ye çıkıyor. Bu fiyat artışlarıyla nasıl üretimde olacak hasat yapacak. Hasattan sonra nakliye süreciden tüketiciye gelene kadar fiyat zaten katlanıyor. Yapısal sorunlar giderilmedikçe, çiftçi desteklenmedikçe tüketici yüksek fiyata ürün tüketmeye devam edecek.
2024 tarım desteği açıklandı. 63.4 milyar liradan 91.55 milyara çıkacak. Enflasyonun yüzde 70’e çıkacağının öngörüldüğü bir ortamda bir yıl sonra ödenecek toplam destek bütçesini yüzde 44 artırmak çiftçiyi cezalandırmak demek. Destekler yetersiz geç ödeniyor. Devletin ürün alım fiyatlarını önceden açıklaması ve alım garantisi vermesi gerekiyor.
- Yok mu alım garantisi?
TMO yılbaşında diyor ki tüm buğdayı alacağım. Ton fiyatı da 9 bin 200 TL. Yılın ilk 5 ayında Rusya Ukrayna savaşı nedeniyle TMO depolarını doldurmuşsa stoklarını aşmışsa, buradaki çiftçinin ürününü zamanında almıyor. Çiftçi ürününü geçen yılın altında piyasada satmak durumunda kaldı.
Geçen yıl mısıra 5 bin 700 TL fiyat belirlenmiş bu yıl 6 bin TL. Yüzde 5’lik artış mısır üreticisine sen ektiğin için seni cezalandırıyorum demektir. Üretici desteklenecekse ürün alım fiyatlarının açıklanan enflasyonun üzerinde olması gerekiyor. Çiftçi 4-5 yıl önünü görecek ki üretimden çekilmesin.
BAKANLIĞA KARŞI KORUYORUZ
- Böyle bir ortamda OVP hazırlandı, tarım için tatmin edici hedefler var mı?
OVP’de tarım yok. Tarıma destek yok. Tarımda girdi maliyetlerini destekleri konuşurken, üretim alanını korumayı hedef olarak koymak çok acı. Tarım alanları meralar, zeytinlikler dikili bahçeler maalesef 5403 sayılı toprak koruma kanunu olmasına rağmen korunmuyor. Tarım Orman Bakanlığının koruması gereken yerler için verdiği imar izinlerini, biz yargıya taşıyarak imara açılmasına engel olmaya çalışıyoruz.
Hemen hemen her ilde dava açıyoruz. Zeytinlikleri kime karşı koruyoruz. Maalesef Tarım Orman Bakanlığına karşı. Bunu bugüne kadar tarım arazilerini korumayıp şimdi OVP’de bir hedef olarak koymak acı. Ayrıca Mart 2023’te Meclis’ten 7442 sayılı tarım kanunda önemli değişiklikler öneren bir torba yasa çıktı.
- Neler içeriyor bu torba yasa?
Zorunlu olarak tarımsal üretim planlaması gündemde. Çiftçinin ne ekeceğine tarım il ilçe müdürlükleri ve bakanlık karar verecek. Bu ürünleri ekmeyenlere önce uyarı sonra destekten men, sonra da idari para cezası verilecek. Mesela çiftçiye zorla mısır ek dediğinizde mısıra bu yıl 6 bin TL verdiğinizde çiftçi zarar edeceğini bile bile niye eksin ki. Bu düzenleme yeni sorunları getirecek.
Ayrıca devlet üst üste iki yıl arazisini ekmeyen çiftçinin arazisini elinden alacak. Başkasına kiralayacak.
- Nasıl devlet tarlaya el mi koyacak?
Atıl arazilerin tarıma kazandırılması şeklinde geçiyor bu madde. Bakanlık bunu müjde olarak sunuyor.
Arazisini üst üste iki yıl ekmeyen çiftçinin tarlası elinden alınıp başkasına kiralanacak. Arazi öncelikli gruplardan birden fazla istekli çıkması halinde en yüksek teklifi verene kiralanacak. İlle de tarlaya şunu ekeceksin demeyle çiftçi bu alandan çekilir ve araziler çok uluslu şirketlerin eline geçer. Ayrıca kiralayanlar bu maliyetlerle, yetersiz desteklerle oradan kâr edebilecek mi o da şüpheli. Mal sahibine ne gidecek net değil. Bu yasa meclisten tartışılmadan çıkarıldı. Şimdi bakanlık da ne yapacağını bilmiyor.
- Yürürlüğe girer mi bu yasa?
Bunun yürürlüğe girmesi için altyapı da yok. Önce elinizde veri olması gerekiyor. Ülkemizde en son tarım sayımı 2001 yılında yapıldı. Yeni sayımın 2024-2025’te yapılması planlanıyor. Öyleyse neden aceleyle bu kanunları çıkarıyorsunuz.
ÜRETİM KRİZİ DERİNLEŞECEK
- Hükümet hep tarımsal ihracat artıyor diye övünüyor gerçekten artıyor mu?
İlk 7 ayda ihracatımız 17.8 milyar dolar. İthalatımız 19.5 milyar dolar. Tarımda dış ticaret açığı 1.7 milyar dolar.
- Tarımsal ürünlerde yeni fiyat artışları olacak mı?
Maliyetler çok artıyor. Şimdi kışlık ekimler yapılacak çiftçi bu mazot, gübre fiyatıyla nasıl ekim yapacak. Gıda enflasyonu şu anda yüzde 75’lerde ve artıyor. Bu ortamda üretim krizi artarak devam edecek. Tüketici daha pahalıya gıda tüketmek durumunda kalacak. Üretici maliyeti düşmeden tüketici fiyatı düşmez. Yerel seçimlere kadar ekmek dahil fiyatlar tutulmaya çalışılsa da sonrasında fahiş artışlar olur. Kimse domates 1 liraya iner diye beklemesin, o zaman çiftçi ekmesin demektir.
3 MİLYON KAYITSIZ ÇİFTÇİ VAR
- Şu anda kaç çiftçi var, üretimi bırakanların sayısı kaç?
Tarımdan çekilenlerin sayısı her geçen gün artıyor. Şu anda Türkiye Ziraat Odaları Birliğine göre 5 milyon 100 bin çiftçimiz var. Çiftçi kayıt sistemine bağlı 2 milyon çiftçi var. Demek ki 3 milyon kayıtsız çiftçi var. Bir önceki tarım bakanının politikasını bir sonraki bakan değiştiriyor. Çiftçilerde yaş ortalaması 58. Gençler bu işi yapmıyor.
Özellikle küçük çiftçi üretimde kalmak için kredi kullanmak durumunda kalıyor. Kredi borcunu ödeyemediği için tarlasına traktörüne el konuluyor.